FERDİ TAYFUR’UN ARDINDAN
Ferdi Tayfur’un sanat hayatına adım atması benim doğum yılına rastlar. Gençliğimiz, ergenliğimiz seksenli yıllara denk geldiği için hali ile arabesk müziğine ilgimiz de bu zaman diliminde başladı.
Dinlemek istediğim müzik olan Kürtçe yasaktı, arabesk ise toplumda çokta hoş karşılanmayan bir daldı. Arabesk müziğin yaşadığım toplumdaki tanımı; jiletçi, alkolik, beyazcı, ahlakı bozan, hatta sanattan bile sayılmayan müzik türü idi.
Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Orhan Gencebay, Hakkı Bulut gibi sanatçılar o zamanların tek kanalı olan TRT ekranlarında çalınması imkânsızdı. Yılbaşı gecelerinde bir eser okuturlarsa değmeyin keyfime. Büyüklerimiz bunları dinleyeceğimize Türk Halk Müziği veya Sanat müziği dinlememizi isterlerdi.
Hele hele Müslüm babanın konserlerinde gençlik kendinden geçer, coşar, yanlış hareketler yapardı. Alkollü mekânlarda arabesk müziğinin dışında bir şey dinlenmezdi.
İşte Ferdi Tayfur’da böylesi yanlış bir algının hâkim olduğu 1970-2000 arasındaki zamanda şöhret oldu, doruğa çıktı. Sanatçılığa çekirdekten başladı. Düğünlerde sahne aldı, sanatçılara saz çaldı, besteler yaptı, filmlerde oynadı, plak şirketi kurdu, rekorlar kırdı.
1970’li yıllarda "Çeşme" isimli Necla Nazır ile başrolünde oynadığı ilk sinema filmini 12 milyon kişi izledi. Albümleri milyon satıyor, konserlerine yüzbinler katılıyordu. Tam dokuz kez Altın Plak Ödülü kazandı. 30'dan fazla albüm ve 30'un üzerinde film yaptı.
Ne yazık ki her canlı gibi oda kendisine verilen sürenin sonuna geldi ve sevenlerini yasa boğarak hayata gözlerini yumdu.
Şimdi Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Orhan Gencebay, Hakkı Bulut gibi sanatçıların hayatlarına bakıyoruz; gariban aile çocukları, acılar içinde büyümüş, fakirlikle boğuşarak, dişi tırnağı ile bir seviyeye gelmişler.
Şöhret olduktan sonra da geldikleri yeri unutmamışlar. Düzenli bir aile hayatları olmuş. Yaşantıları ile topluma örnek olmaya çalışmışlar. Memleketlerinden, insanlarından kopmamışlar. Nitekim Ferdi Baba Adana’da doğmuş, büyümüş ve bu ille özdeşleşmişse de zaman zaman atalarının Adıyaman’dan göç ettiğini ve aslen Adıyaman Besnili olduklarını ifade etmiştir.
Bu anlamda Adıyaman’ın değerlerine sahip çıkamadığını söyleyebilirim. Ahmet Kaya, Ali Tekintüre, Zara, Gani Rüzgar Şavata, Nurettin Rençber, Mehmet Seske, Latif Doğan, hatta anne tarafından Kahtalı olan İbrahim Tatlıses ve daha nicelerine hak ettikleri değeri veremedik, Adıyaman’a kazandıramadık.
Ve toplum bu sanatçıları bağrına bastı. Ferdi Tayfur’un vefatı ile sosyal medya adeta kilitlendi. Nereyi tıklarsanız tıklayın Ferdi Baba’nın fotoğrafları, eserleri ve üzüntülü taziye mesajları.
Rezilce bir yaşantının sonunda rezilce ölen bazı sözüm ona sanatçılara inat bir milletin kalbinde yer almak ne güzel. Cumhurbaşkanından işçisine bütün bir halkın sevgisine mazhar olan Ferdi Tayfur’a Allah’tan rahmet diliyorum. Sevenlerine, ailesine, milletimize başsağlığı diliyorum.
Fahrettin Çelik