CHP'li Ağbaba: Ankete bakarak zam yapıyorlar

CHP'li Ağbaba: Ankete bakarak zam yapıyorlar yeniyolgazetesi.com
PHA

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, İşsizlik Fonu ve Emekli zammı düzenlemesini de içeren kanun görüşmelerinde TBMM’de konuştu.


TBMM’de konuşan CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba,"Öncelikle, bugün 24 Ocak 2020 depreminin yıl dönümü. Hem depremde ölenleri hem de hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum, yaralananlara acil şifalar tekrar diliyorum. Bir konuyu da tekrar burada gündeme getirmek istiyorum. Biliyorsunuz, hemen dört yıl ardından 2023 yılının 6 Şubatında Maraş'ı da ilgilendiren, Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren bir büyük depremi hep beraber yaşadık. Aslında, bu deprem, özellikle bizim Malatya açısından dört yıl önce 24 Ocakta sinyallerini vermişti, maalesef, ders çıkarılmadı. 24 Ocak depreminde Malatya'da ağır hasardan hafif hasara çevrilen onlarca bina yıkıldı ve bu yıkılan binaların içerisinde yüzlerce insan katledildi. Yine, bunları, bu ağır hasarlı binaları, hafif hasarlı binalara çevirenlere, maalesef, hesap sorulamadı. Hâlâ Malatya'da binlerce ev yıkıldı, şehir âdeta tarlaya dönüşmüş durumda ama bir yerel yönetici, bu ağır hasarlı binalara hafif hasar veren bir tek yetkili yargılanabilmiş değil. Biz bu işlerin hesabını sormadığımız sürece, bedel ödetilmediği sürece bu acıları yaşayacağız ve sadece taziye dilemekten de başka bir şey yapmayacağız. Malatya'nın yaşamış olduğu, aslında depremde yaşamış olduğumuz bu acı yıkımın sebebi bu işi bu hâle getiren iktidardır; onu belirtmek istiyorum."dedi.
"Emeklinin zammı cebine girmeden eridi"
Seçim teşvik zammı olarak yüzde 49,25'e yükseldiğini açıklayan Ağbaba,"Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, gündemimiz aylardan beri emekliye yapılacak zam. Dün akşam apar topar seçim teşvik zammı olarak yüzde 49,25'e yükseltildi. Aslında bunun bir yalan olduğunu biraz sonra ortaya koyacağız. En düşük emekli maaşı hâlâ 10 bin lira. En alt gelir grubundaki emekli sadece yüzde 33 zam alacak. Bir emekli bana yazmış dün akşam "Vekilim, zamdan önce 10 bin TL maaş alacaktım, zamdan sonra yine 10 bin TL maaş alacağım, bu zam nerede?" diyor. Siz "Emekliye 3 mü yapsak, 5 mi yapsak?" diye tartışırken yılbaşından bugüne maalesef iğneden ipliğe zam geldi. Çaya yüzde 35, şekere yüzde 12, kahveye yüzde 25, mutfak tüpüne 45 TL zam geldi; köprüye, motorlu taşıtlar vergisine, benzine, her şeye zam geldi. Maalesef, emeklinin zammı cebine girmeden erimiş durumda."şeklinde konutşu.
"Ankete bakarak zam yapıyorlar"
"Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, en düşük emekli maaşı asgari ücret oluncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz." Diyen Ağbaba,"Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, en düşük emekli maaşı asgari ücret oluncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz." Diyen Ağbaba,"Şimdi, değerli arkadaşlar, anket yapılıyor, ankete göre zam yapılıyor aslında. Biliyorsunuz, "Yüzde 5 olmadı, 10 ilave zam yapalım." dedi, yine ankete bakılarak yapıldı. Bugün, bu zammın sebebi bir, Cumhuriyet Halk Partisinin mücadelesi, iki, emeklilerin ses yükseltmesi. Burada söyleyelim, hem emeklilere bir çağrı yapalım, en düşük emekli maaşı asgari ücret oluncaya kadar emekliler sesinizi yükseltin ve bu iktidar sizin sesimizi duysun, bunların tuzu kuru ama seçime iki ay var. Eğer siz sesinizi yükseltirseniz, bilin ki anketleri görürlerse bunlar en düşük emekli maaşını asgari ücret seviyesine çıkarlar. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, en düşük emekli maaşı asgari ücret oluncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Şimdi, değerli arkadaşlar, bir video göstereceğim ben size.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu videoda Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim öncesi vaatleri var. Ne diyor? "Mülakatı kaldıracağız." diyor. Mülakat kalktı mı? Kalkmadı. Arkadaşlar, bu fakir fukara çocukları arasında ayrım yapmak siyasi ahlaksızlıktır. Şunu söyleyelim, hakkını verelim: AK Parti, iktidar fakir fukara konusunda ayrım yapmıyor; AK Parti'ye oy veren fakir fukaranın çocuğunu da işe almıyor, CHP'ye oy veren fakir fukaranın çocuğunu da işe almıyor. Kimi alıyor? Daha üst düzeydeki il başkanlarının, milletvekillerinin çocuklarını işe alıyor. Mülakat kaldırılmadığı sürece maalesef Türkiye'deki adalet sağlanamaz. Gençler arasında, üniversite okuyanlar arasında büyük bir ayrımcılık var, bunu da buradan söyleyelim. Her 3 gençten 2'si işsiz durumda, iş arıyor ve birçok gencin de gözü dışarıda. Yine, burada ne diyordu? "Emekliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz. BAĞ-KUR'luların esnaf prim gün sayısını 9000'den 7200'e indireceğiz." diyordu. Buradan esnaflara bir çağrı yapıyorum: Size söz verdi bu iktidar, 9000'den 7200'e düşürecekti, düşürmedi. Stajyer ve çırak sayılmayanlara buradan çağrı yapıyorum: Sizi mağdur eden buradaki iktidar ve onun ortağı, 31 Mart seçimlerinde bunlardan hesabını sorun. Yine "Taşerondan kadroya geçmeyenleri kadroya alacağız." dedi, almadılar. Yine, biraz önce dinlediniz, "Tüm memurlara 3600 ek gösterge vereceğiz." dediler, vermediler. "Ev hanımlarına devlet destekli sigorta yapacağız." dediler, dokuz ay geçti, yapılan bir şey yok. Şimdi, size bir şey soracağım: Gidiyorsunuz, bir daire alıyorsunuz müteahhitten, iki oda bir salon, balkonu duvar, tuvaleti var, evi teslim ederken balkon yok ya da oda yok. Sizin de durumunuz bu, vadetmişsiniz, vaatlerin hiçbiri yok. Bunun ismine ne diyebiliriz? Siyasi üçkâğıt, siyasi dolandırıcılık. Eğer siyasi dolandırıcılığın bir cezası olsa vallahi dünyanın cezasını yerdiniz, hapisten çıkamazdınız ama maalesef, siyasi dolandırıcılığın cezası yok. Buradan tekrar çağrı yapıyorum: Dolandırıldığınız insanlara, bu dolandırıcılara 31 Martta siyaseten cevap vermenizi sizden beklediğimizi söylemek istiyorum."şeklinde konuştu.
"Son beş yılda ev kiraları 10’a katladı"
Ankara'da ev kiralamak için 2 emekli aylığı, İstanbul'da oturmak için 3 emekli aylığı para ihtiyaç olduğunu ileri süren Ağbaba, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Değerli arkadaşlar, bir de iktidarın yaratmış olduğu bir kurum var ki TÜİK, mucize yaratıyor. Bu kadar hayat pahalılığın olduğu dönemde enflasyon rakamlarını düşürerek müthiş işler yapıyor. 64,77 enflasyon açıklanıyor, ENAG'a göre yüzde 127. Çaya bir yılda yüzde 113 zam geliyor, ete bir yılda yüzde 126 zam geliyor, benzine yüzde 100, konut fiyatlarına yüzde 119, kiralar yüzde 136. Benzin, mazot 20 liraydı 40 lira olmuş, 2023'te dolar 18 lira, şimdi 30 lira, çeyrek altın 2023'te 1.800 lira, şimdi 3.500 lira. Değerli arkadaşlar, zam dediğin emekliye verdiğin iki kuruşla olmaz, zam dediğin gıdaya yapılan zam gibi olur, zam dediğin trafik sigortasına yaptığın yüzde 400 zam gibi olur, zam dediğin cep telefonuna harcına yapılan yüzde 426 zam gibi olur, zam dediğin kamuda huzur hakkına yapılan yüzde 686 zam gibi olur, zam dediğin kendine yaptığın yüzde 85 zam gibi olur. Yüzde 100'den fazla artmayan hiçbir şey kalmadı. Siz bize yıllık enflasyon yüzde 64 diye yutturuyorsunuz, yalan makinası TÜİK bile "hissedilen enflasyon" diye bir tabir söyledi; yüzde 129'muş hissedilen enflasyon. Hani bir hissedilen sıcaklık, hissedilen deprem vardı ya, bir de hissedilen enflasyonu sayenizde duymuş olduk. Maalesef 84 milyonu aptal yerine koyan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Yine, birkaç rakam da sizlerle paylaşmak istiyorum. Değerli arkadaşlar, son beş yılda, 2019-2023 arasında ülke genelinde kiralar da yüzde 583 yani 6 kat artmış durumda. Mersin'de 9 kat, Muğla'da 10 kat, Ankara'da 8 kat, İstanbul'da 7 kat artmış. Benim seçim bölgem Malatya'da 15 bin lirayı bulmuş durumda kiralar. Maalesef bir emeklinin bir aylık maaşıyla kira ödemesi mümkün değil. Ankara'da ev kiralamak için 2 emekli aylığı, İstanbul'da oturmak için 3 emekli aylığı para lazım. Maalesef sayenizde emekli besleniyorsa yatamıyor, yatıyorsa giyinemiyor.
Değerli arkadaşlar, şurada bir resim var, bakın, bu sizin sayenizde gerçekleşen bir resim, bu, son dönemde olan resim; ikinci el eşyaların, ikinci el ayakkabıların, ikinci el paltoların satıldığı pazar burası, Türkiye'nin her yanında en çok açılan iş yerleri bunlar. Maalesef emekliler artık ikinci el gömlek alıyor, ikinci el ayakkabı alıyor, ikinci el palto alıyor hatta daha acı bir şey söyleyeyim ki değerli arkadaşlar, emekliler ölen komşusunun eşyasını giymek için bekliyor durumda. Emekliyi de bu duruma getiren sizsiniz. Emekli herhâlde Türkiye tarihi boyunca bu kadar açlık sınırı altında yaşamamıştı. Değerli arkadaşlar, bir de bir saray harcaması var ki onları da görmek lazım. Maalesef, saray bu yıl günde 33,6 milyon lira harcayacak, saatte 1,4 milyon lira, dakikada 23 bin lira harcayacak. Dakikada 2,5 emekli maaşı harcıyor saray ama insanlar ölmeye devam ediyor. 
16 milyon dul ve yetimin çok büyük bir kısmı düşük emekli maaşı alıyor değerli arkadaşlar, hatta dul, yetimler hisseleri oranına göre daha da az alıyor. Dün evimden çıkarken 70 yaşında bir teyzeyle karşılaştım, yolumu kesti, "Ben 5 bin lira maaş alıyorum -70 yaşında- hâlâ bu yaşımda evde temizliğe gidiyorum." dedi. Bu düzeni yaratan da 70 yaşındaki kadını çalıştıran da sizin düzeniniz; bu düzeniniz batsın diyoruz. Değerli arkadaşlar, bir yetim varsa eş 5 bin lira, çocuk 2.500 lira alacak, tek dul eş varsa 7.500 lira maaş alacak. Hele hele, bu dul, yetimin yaşaması mümkün değil.
Bakın, değerli arkadaşlar, maalesef emekli maaşlarını en düşük emekli maaşında eşitleyeceksiniz bu zamlarla beraber. Türkiye'deki çalışan kesimlerin sorunları çok büyük ama emeklilerin durumu çok daha büyük ve bu, maalesef, yıldan yıla kötü olmaya devam ediyor. Hani hep övünüyorsunuz ya, 2002'den bugüne kadar emekli aylıkları telafi edilmez kayıplara uğradı; en düşük maaş 2002'de 240 TL iken asgari ücret 184 TL'ymiş yani en düşük emekli maaşı asgari ücretin 1,5 katıymış. Değerli arkadaşlar, bakın, bir emeklinin maaşı 2002'de 8,9 altın ederken yani 9 tane çeyrek altın ederken şu anda 2,5 çeyrek altın ediyor. Değerli arkadaşlar, maalesef, emeklinin cebinden tam tamına 6 altın çalmış durumdasınız, emekli 6 altın eksik almaya devam ediyor. Düşünün, eğer bu çeyrek altına göre emekli maaşı hesaplanmış olsaydı bugün emekli maaşı 31.239 TL olacaktı. Bu rakamlar sizin rakamlarınız, onu da belirtmek istiyorum. İktidar emeklinin cebinden her ay maalesef 6 altın çalmaya devam ediyor, bunu da söyleyelim.
Değerli arkadaşlar, tekrar söylemekte fayda var; emekli maaşlarının eskiden yıllık gayrisafi hasıla artışından payı yüzde 100 olarak hesaplanıyordu, sayenizde yüzde 30'a düşürüldü. Bir ucube şey daha var; aylık bağlama oranları 2002'de yüzde 70'lerdeydi, şu an yüzde 28'lere düştü, emekli aylık artışları resmî enflasyona hapsedildi ve emekliye büyümeden pay verilmedi, tersine paylar gitgide daha da azalmaya devam ediyor.
Rakamlara bakarsak emeklilere nasıl bir mucizeye imza attıklarını da görürüz; TÜRK-İŞ'in açıkladığı rakamlara göre bir kişinin açlık sınırı 14.431 lira, en düşük emekli aylığı 10.000 lira yani açlık sınırının maalesef üçte 2'si. Bir de bir emekli maaşıyla 2-3 kişilik ailenin geçimini düşünün ki bu büyük bir mucize.
Nisan ayında 7.500 lira emekli maaşıyla 61 kilo peynir alınırken şu anda 30 kilo peynir alınabiliyor; nisan ayında 29 kilo et alınabiliyordu, bugün 12 kilo et alınabilir; nisan ayında emekli maaşıyla 158 kilo nohut alınırken bugün 65 kilo nohut alınabiliyor.
"Avrupanın kedisine verdiği değeri emekliye vermiyorsunuz"
Bir de hep bizi kıskanan Avrupa'yla kıyaslayalım emekli maaşlarını; Almanya'da ortalama emekli maaşı 1.400 euro, Hollanda'da 1.430 euro, İtalya'da 1.359 euro, Türkiye'de ise bir emekli sadece 300 lira maaş alıyor. Değerli arkadaşlar, bakın, tekrar söyleyelim; Almanya'da 1.400 euro, Türkiye'de 300 lira. Türkiye'deki emeklinin durumunu bu rakamdan bakarsak daha net anlayabiliriz. Bizi kıskanan Avrupa, emeklisine bizim 5 katımız maaş ödüyor. Ayrıca, Avrupa, emeklilerine kira, yakacak yardımı hatta kedi, köpek yardımı ve vergi desteği veriyor. Maalesef, Avrupalının kedisine gösterdiği saygıyı biz emeklimize göstermiyoruz.
Biraz önce söyledim değerli arkadaşlar, bakın, emekli maaşıyla, bu aldığımız emekli maaşıyla hiçbir şey alamazsınız. Bu 10 bin lira emekli maaşı sizin aldığınız gömleğe yetmez, ayakkabınızın bir tekine yetmez zaten takım elbisenizle karşılaştırmak mümkün değil. İkinci el ayakkabı, ceket almak için bile hesap yapan, maalesef 40 kez düşünen emekli kesimiyle karşı karşıyayız. Emekliye sadece aldığı maaşla değil, bir de harcamalarıyla bakmak lazım. Eskiden emekli eczaneye giderdi ilaçlarını alırdı, emekli yüzde 10, çalışan yüzde 20 katılım payı öderdi hele hele raporlu hastalığı varsa hiç para ödemeden çıkardı. Şimdi hastaneye gidiyor, o da randevu alabilirse gidiyor, muayene oluyor maaştan 8 lira muayene parası, üniversite hastanesine giderse 15 lira, eczaneye gidiyor ilaç alıyor maaştan ilaç katılım payı yüzde 10 kesiliyor "İlacını alacaksan fiyat farkı ödeyeceksin." diyorlar her ilaçtan fiyat farkı çıkıyor, raporlu ilaçlar için bile fark ödenmeye devam ediyor. Reçetenin yaprağına, ilacın her kalemine, hastaneye, muayene için ayrı ayrı hepsine para ödeniyor zaten bu insanlar ne maaş alıyor ki bir de muayene, ilaç parası alınsın. Maalesef, emekli hele hele karı koca aynı ayda hastalanıyorsa durumu daha vahim. Emekli hastalansa bile hastaneye gidemiyor.
"Emekliler nüfusun 5’te 1’i ama gelirin yüzde 4,5’ğunu alıyor"
Bir de değerli arkadaşlar, 84 milyonun içinde 16 milyon yani nüfusun beşte 1'i emekli var. Peki "Emekli maaşları bütçeye yük oluyor." diyorsunuz ya, emekliler gayrisafi yıllık hasıladan ne kadar alıyorlar onu da biliyor musunuz? Yüzde 4,5'ini; yüzde 20'sini alması gereken emekli sadece yüzde 4,5 pay alabiliyor. Bu emeklilerin aldığı paranın toplamının 3 katını daha başkaları yemeye devam ediyor, kimlerin yediğin de sizler biliyorsunuz.
"Huzurevlerine müracaatlar patlamış durumda"
Yine, bir çarpıcı rakam vermek istiyorum değerli arkadaşlar: Türkiye'de devlete ait huzurevlerinde 14.535, özel huzurevlerinde 11.467 olmak üzere toplam 26 bin kişi barınıyor ama son dönemde huzurevlerine başvuran kişi sayısı 50 kata yakın artmış durumda. Bu da değerli arkadaşlar, Türkiye'deki sosyal durumu göstermekte. Bizim kültürümüzde, biliyorsunuz, huzurevi yok, Avrupa'daki gibi "Huzurevine yatalım." diye başvurulmaz; aile sahip çıkar, evler birleştirilir ama gelinen noktada bu artış emeklinin barınma ve geçim sorunun vahametini de göstermekte. Geçen sene 4,5 milyon hane sosyal yardım alıyordu, her sene artmaya devam ediyor. Bu yıl bütçenin yüzde 11,3'ü yani 1,3 trilyon lira faiz geliri alan rantiyelere gidiyor; Cumhurbaşkanı arabalarına, koruma giderlerine, maaşa ayrılan milyarlar var; yeni alacağınız 2.900 araç var; maalesef üç beş maaşlı bürokratlar, eski vekiller, dolar garantili faiz ödemeleri var ama emekliye maalesef pay yok. Buradan bir kez daha çağrı yapıyoruz: Mutlaka en düşük emekli maaşları asgari ücrete yükseltilmelidir.
"İşsizlik fonundan işçiye 21 milyar, patrona 91 milyar ödenmiş"
Bir de İşsizlik Sigortası Kanunu içinde değişiklik içeren maddelerde de birkaç söz etmek istiyorum: İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında özel sektör işverenlerine işçi istihdamı sağlaması koşuluyla sigorta prim desteğinin süresi 2023'te bitmişti; bu süre 31/12/2025'e kadar uzatılıyor. İşverene teşvik, hele her gün yüzlerce iş yerinin kapandığı, deprem gibi 11 ili etkili bir afetin yaşandığı bir ortamda, böyle bir derin ekonomik krizde yapılması gereken bir iştir, onu söyleyelim. Ancak, burada önemli bir ancak var, yeni istihdam sağlanmasına yönelik bir teşvikin İşsizlik Fonu'ndan karşılanması Fon'un amaçlarına aykırı bir durumdur, bunu belirtmek istiyoruz. İşsizlik Fonu'nda biriken para işçinin alın terinin parasıdır, siz bunu daha da önce başka kaynaklara aktardınız. Uzun yıllardır işvereni destek için yağma fonu hâline gelmiş durumda. 
Resmî işsizlik rakamının yüzde 8,8 olduğu, gerçek işsizliğin bunun tam 2 katından fazla olduğu bir ülkede işsizliğin finansmanı için kullanılacak bu para işverene destek için kullanılamaz, daha önce kamu bankalarının finansmanı için kullanıldı. Verdiğiniz dolar garantilerinden aktarın, affettiğiniz trilyonluk vergilerden aktarın, Cumhurbaşkanı harcamalarından aktarın ama bu işçinin alın terindeki paraya dokunmayın.
İşsizlik Sigortası Fonu'ndan yararlanmak için koşullar çok ağır, işsizlerin büyük bir kısmı bu Fon'dan yararlanamıyor. İşçilerin hemen hepsi Fon'dan yararlanamazken, Fon'un işverenlere teşvik için kullanılması tam adıyla bir yağmacılıktır. 2023'te 1 milyon 616 bin kişi işsizlik ödeneğine başvurmuş yani geçtiğimiz yıl 1 milyon 616 bin kişi işten çıkarılmış. Son TÜİK verilerine göre 3 milyon 116 bin işsiz var, bu işsizlerden sadece 743 bin kişi işsizlik maaşı alabilmiş yani işsiz kalanlardan 4 kişiden 1'i sadece işsizlik maaşı alabilmiş. 2023 yılında 21 milyar 673 milyon işsizlik maaşı ödenmiş; işverene teşvik ve ödemeler ise tam 39 milyar. Bakın, işçiye ödenen para 21 milyar, işverene ödenen para 39 milyar. İşbaşı eğitim programlarına, işverene verilen para 38 milyar, aktif iş gücü programı adı altında 13 milyar yani patrona toplam 91 milyar lira ödenmiş, işçiye 21 milyar lira ödenmiş. Bir kez daha söylüyorum...
Bakın, mutlaka işçi desteklenmeli, işveren desteklenmeli, esnaf desteklenmeli ama amaç dışı kullanılmamalı.
Sözlerime son verirken deprem bölgesindeki esnafın, işverenin desteklenmesiyle ilgili birkaç şey de söylemek istiyorum. Maalesef deprem bölgesinde hem fabrikalardan vasıflı insanlar kaçmakta hem de esnaf işçi bulamamakta. Dolayısıyla, özellikle Malatya gibi, depremi yaşamış illerde organize sanayi bölgesindeki fabrikalar desteklenmeli. Maalesef vasıflı işçi de kaynakçı da ustabaşı da kimse kalmamış durumda; bunu ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, hâlâ esnafımızın temel sorunları devam ediyor BAĞ-KUR primi gibi, vergi gibi, elektrik gibi; bunların da mutlaka ertelenmesi gerekiyor."