Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Türkiye’yi 40 yıldan bu yana huzursuz eden gelişmesinin kalkınmasının önünde engel olarak hep önümüze konulan bu terör belasından terörün her şekliyle mücadele ederek inşallah ülkemizi bu şer şebekelerinden temizleyerek yolumuza devam edeceğiz” dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yarın gerçekleştireceği Akçaabat Adliye Sarayı temel atma töreni ve bir dizi ziyaret için akşam saatlerinde Trabzon’a geldi. İlk olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı ile görüşen Bakan Tunç daha sonra KTÜ Prof. Dr. Osman Turan Kongre Merkezi’nde düzenlenen Gençlik Buluşması’nda üniversite öğrencileri ile buluştu. Yoğun katılım ile gerçekleşen Gençlik Buluşması’na Bakan Tunç’un yanı sıra Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı Sedat Çelik ve Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç de katıldı.
Gençlik Buluşması’nda yaptığı konuşmada terörle mücadelede hiçbir zaman taviz vermeyeceklerinin altını çizen Bakan Tunç, “5 gün önce 12 askerimizi, şehit verdik. Hain PKK saldırısında kalleş, terör saldırısında 12 vatan evladımız şehit oldular. Ben buradan bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelerine sabır diliyorum. Milletimize baş sağlığı diliyorum. Terörle mücadelemizden hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz. Bu kararlılığımız hep sürdüreceğiz. Ülkemizi huzursuz eden milletimizi huzursuz eden şer şebekeleriyle hep mücadeleye devam edeceğiz. Milletçe birlik beraberlik içerisinde inşallah terörün kökünü kazıyıncaya kadar bu mücadele devam edecek. Sadece terör örgütleriyle değil, onları destekleyenlere de onların maşalarını tutanlarla da mücadelemiz hep devam edecek. Türkiye’yi 40 yıldan bu yana huzursuz eden gelişmesinin kalkınmasının önünde engel olarak hep önümüze konulan bu terör belasından terörün her şekliyle mücadele ederek inşallah ülkemizi bu şer şebekelerinden temizleyerek yolumuza devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“Vesayetçi ruhu ortadan kaldırmak için çok çalıştık”
Salonda yer alan “Darbe anayasası istemiyoruz” yazılı pankartı gören Bakan Tunç, “Türkiye, 12 Eylül darbesi sonrası darbeciler tarafından yazdırılan bir anayasa ile yönetiliyor. Bu anayasanın değişmesi konusunda herkes mutabık. Siyasi düşüncesi ne olursa olsun bu anayasa değişmesi gerekir diyor. Bütün partiler yeni anayasaya ihtiyaç var diyor. Tabii uzlaşma bugüne kadar olmadı. Birkaç girişim oldu. Mecliste bazı dönemlerde bir uzlaşma komisyonları kuruldu ama başarılı olunamadı. Bazı kritik maddelere sıra geldiğinde uzlaşma sağlanamadı. Masalar dağıldı. 12 Eylül anayasasında geçtiğimiz süreç içerisinde özellikle son 21 yılda reform sayılacak sessiz devrim sayılacak anayasanın vesayetçi ruhunu azaltacak önemli reformlara imza attık. Bunlar küçümsenmeyecek reformlar. Vesayetçi ruhu ortadan kaldırmak için çok çalıştık” diye konuştu.
“Türkiye’nin artık ikinci asrında yeni demokratik, sivil, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan yeni bir anayasaya ihtiyacı var”
“Birileri sürekli Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni eleştiriyor” diyen Bakan Tunç, “Seçimden önce ucube sistem diye daha çok söylüyorlardı. Seçim sonrası bu söylemler biraz daha azaldı. Ama yine de söyleyenler var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin demokratik bir sistem olmadığını ve Cumhuriyet rejimine aykırı olduğunu söyleyenler bile var. Halkın doğrudan doğruya yürümeyi belirlemesi direk ülkeyi yönetecek kişiyi seçmesi Cumhuriyet’tir. Cumhuriyetin en basit tanımı halkın kendi kendisini yönetmesidir. Parlamenter sistemde yürütmenin iki başı vardı. Cumhurbaşkanı ve Başbakan. Sorumlu olan Başbakandı. Millet Başbakanı dolaylı yoldan seçiyordu. Eğer parlamentoda milletvekilleri başka şekilde uzlaşırsa belki birinci olan partinin genel başkanı Başbakan bile olamıyordu. Örnekleri var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile halk doğrudan doğruya yürütmenin başını seçti. Aynı sandığın yanında milletvekillerini seçti. Dolayısıyla yasaması ve yürütmeyi aynı seçimde milletimizin doğrudan doğruya belirleyebilen ve halkın iradesini daha güçlü hale getiren, Cumhuriyeti güçlendiren daha demokratik bir sisteme geçtik. Anayasamızdaki en büyük reformlardan birisi de bu idi. Çok sayıdaki değişiklik elbette ki anayasamızdaki vesayetçi ruhu azalttı ama tamamen ortadan kaldırdı diyemeyiz. Çünkü maddeler arasındaki yeknesaklığın da önemli olduğunu belirtmekte yarar var. Çünkü darbeciler tarafından belli bir sistematik içerisinde yazdırılan bir anayasa. Sonraki değişiklikler anayasa mahkememizin yapısı. Sonradan ilave edilen bireysel başvuru. Tüm bunlar tabi mevcut yapıyla uyum göstermeyen bir takım maddeler. Maddeler arasındaki yeknesaklığın bozulmuş olması bir takım tartışmalara neden olabildi ve oluyordu. Yargı kurumları arasında, yüksek yargı kurumları arasında bir takım görüş farklılıkları neden olabiliyor. Türkiye’nin artık ikinci asrında yeni demokratik, sivil, kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Bunu hepimiz istiyoruz. İnşallah 28. dönem parlamentosu başarır. Millete olan borcumuzu da yerine getirmiş oluruz. Anayasanın darbeciler tarafından yazdırılmış olması bile başı başına değişmesi için yeterli sebeptir. İnsan onurunu öne alan, insan hakları öne alan ve devletin görevlerini vatandaş karşısında somut bir şekilde belirleyen yeni demokratik bir anayasaya inşallah Türkiye Yüzyılı’nın başında gerçekleştiririz” ifadelerini kullandı.