GÖKYÜZÜNÜN ZARİF KAHRAMANLARI:
AZERBAYCAN VE TÜRKİYE KADIN PİLOTLARI
Günay Rzayeva
Araşdırmaçı, yazar
İnsanın uçma arzusu çok eski zamanlara, insanlık tarihinin ilk dönemlerine kadar uzanmaktadır. Bu istek, insanların içsel hayalleri ve doğanın güzelliğinden ilham alarak şekillenmiş, zamanla farklı kültürlerde ve dönemlerde çeşitli biçimlerde ortaya çıkmıştır. Mitoloji ve masallarda uçan varlıklar, kuşlar ve gökyüzüne seyahat eden kahramanlar bu arzunun simgesi hâline gelmiştir. Zaman geçtikçe, bu arzu teknolojinin gelişmesiyle gerçeğe dönüşmeye başlamıştır. Bilim ve mühendislik alanındaki ilerlemeler, insan zekâsı ve icat yeteneğinin bir sonucu olarak, ilk uçan makinelerin icadını mümkün kılmıştır. Havacılığın başlangıç döneminde yapılan ilk uçuşlar, insanın uçma hayalini gerçeğe dönüştürmek adına atılan önemli adımlara sahne olmuş ve günümüz modern havacılık teknolojilerinin temelini oluşturmuştur.
Her alanda olduğu gibi, havacılık alanında da tarih boyunca erkekler daha fazla ön planda olmuş ve bu sektörde baskın bir rol oynamıştır. Ancak kadınlar da bu alanda geri kalmamış, aksine pek çok dönemde mücadele ederek ve zorluklara rağmen kendilerine bir yer edinmişlerdir. İlk dönemlerde kadınların havacılık sektöründeki varlığı sınırlı olsa da, zamanla önemli başarılar elde etmiş ve havacılığın gelişimine büyük katkılar sağlamışlardır. Günümüzde kadınların uçuş ekiplerinde ve havacılık sektöründe giderek daha fazla yer aldığı görülmektedir. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, Türk dünyasında da kadınlar havacılık alanında kayda değer başarılara imza atmış ve adlarını tarihe yazdırmışlardır. Bu kadınlar, sadece kendi ülkelerinde değil, uluslararası alanda da tanınmış ve havacılık dünyasında birçok başarıya ulaşmışlardır. Örneğin, birçok kadın pilot ve mühendis, savaş dönemlerinde ya da kırdıkları rekorlarla tarihe geçmiştir.
Bu ülkelerden biri de Azerbaycan ve Türkiye’dir. Her iki ülkenin havacılık tarihinde isimlerini altın harflerle yazdıran birçok cesur kadın pilot yetişmiştir. Bu isimler arasında Züleyha Seyidmammadova, Leyla Memmedbeyova, Ruqiya Zerbeliyeva, Sona Nuriyeva, Leman Bozkurt, Şenay Günay, Sabiha Gökçen ve Bedriye Tahir gibi önemli şahsiyetler bulunmaktadır. Her biri, havacılık alanındaki başarılarıyla yalnızca kendi ülkelerinde değil, dünya çapında da dikkat çekmiş, gelecek nesillere ilham kaynağı olmuştur.
Azerbaycan toplumunun havacılıkla ilk tanışıklığı 20. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. Genel olarak, bu dönemde havacılık alanında meydana gelen gelişmeler, gelecekteki hızlı ilerlemelerin temelini oluşturmuştur. Azerbaycan’da ilk uçak uçuşları 1910 yılında Bakü’de gerçekleştirilmiştir. Bu uçuşlar, hem yerel halk hem de ülke yöneticileri tarafından büyük ilgiyle karşılanmış ve havacılık teknolojilerinin gelişimi için önemli bir adım olmuştur. O dönemde Azerbaycan’ın havacılık alanındaki bu ilk adımları, sonraki yıllarda daha geniş çapta gelişerek ülkenin havacılık tarihinde önemli bir yer edinmiştir.
Havacılığın en önemli unsurlarından biri de onu yöneten pilotlardır. Doğal olarak, Azerbaycan’da da ilk uçak pilotları erkek olmuş ve bu alanda büyük başarılara imza atmışlardır. Şüphesiz ki, cesaretleri ve profesyonellikleriyle onlardan geri kalmayan kadın pilotlar da vardır. Bu isimlerden biri de Azerbaycan havacılık tarihinde kadınların cesaret ve yetkinlik örneği olarak önemli bir yere sahip olan Sona Nuriyeva’dır. O, hem Azerbaycan’ın ilk kadın pilotlarından biri hem de birinci dönem SSCB Yüksek Sovyeti’nin kadın milletvekillerinden biri olmuştur.
Sona Nuriyeva, 15 Aralık 1915'te Bakü'nün Emircan[7] köyünde doğmuştur. Ortaokulu 1930 yılında bitiren Sona Nuriyeva, havacılığa özel bir ilgi duyarak Bakü hava kulübüne katılmıştır. Burada kısa sürede yüksek başarılar elde etmiş ve 1932 yılında kulübün mezunu olmuştur. Aynı yıl eğitmen olarak çalışmaya başlamış ve 1934 yılına kadar geleceğin pilotlarına uçuş becerilerini öğretmiştir. Profesyonel havacılık eğitimine devam etmek amacıyla Sona Nuriyeva, 1934 yılında SSCB Sivil Hava Filosunun Bataysk Pilotluk Okulu'na girmiştir. İki yıl sonra, 1936’da eğitimini başarıyla tamamlayan Nuriyeva, Azerbaycan'da sivil havacılık alanında çalışmaya başlamıştır. Onun havacılık kariyeri istikrarlı bir yükselişle devam etmiştir.
1936-1937 yıllarında Transkafkasya İdaresi’nin 222. hava birliğinde, 1937-1943 yıllarında ise Azerbaycan hava grubunun 19. hava birliğinde pilot olarak görev yapmıştır. Savaş döneminde, 1943-1945 yıllarında Nuriyeva 9. nakliye hava birliğinde faaliyet göstermiştir. Büyük Vatan Savaşı sırasında Nuriyeva, önemli bir görevin üstesinden gelmiştir. Devlet tarafından kendisine özel bir görev verilmiş ve o, riskli Tahran uçuşunu başarıyla gerçekleştirmiştir. O dönem için bu uçuş, profesyonellik ve cesaretin açık bir örneği olarak kabul edilmiştir.
Sona Nuriyeva sadece bir pilot olarak değil, aynı zamanda sosyal ve siyasi faaliyetleriyle de örnek bir şahsiyet olmuştur. 1939-1946 yıllarında SSCB Yüksek Sovyeti milletvekili seçilen Nuriyeva, Azerbaycanlı kadınların toplumsal hayatta aktif rol almasının bir sembolü haline gelmiştir. Sona Nuriyeva, savaş sonrası uluslararası havacılık alanında da önemli başarılar elde etmiştir. 1945 yılında Moskova'ya gönderilen Nuriyeva, o yıldan itibaren 1949'a kadar SSCB Sivil Hava Filosunun uluslararası hava hatlarının özel hava birliğinde görev yapmıştır. Bu yıllar boyunca Almanya, Çekoslovakya, Yugoslavya, Macaristan, Bulgaristan, Polonya ve Romanya yönlerine uluslararası uçuşlar gerçekleştirmiştir.
Profesyonelliği ve ustalığıyla öne çıkan Sona Nuriyeva, "Aeroflot"un en yetenekli kadın pilotlarından biri olarak tanınmıştır. Ancak, 1948 yılında sağlık sorunları nedeniyle uçuş kariyerine son vermek zorunda kalmıştır. 1949 yılında Azerbaycan’a dönerek sivil havacılıkta hava trafik kontrolörü (dispeçer) olarak çalışmaya başlamıştır. 1949-1968 yıllarında Zabrat Havalimanı’nda görev yapmış ve bu alanda da büyük deneyim kazanmıştır.
Mesleki başarısı nedeniyle Sona Nuriyeva, birçok yüksek devlet ödülüne layık görülmüştür. "Lenin Nişanı", "Şeref Nişanı", "Kafkasya'nın Savunulması İçin" ve "Almanya Üzerinde Zafer İçin" madalyaları ile ödüllendirilmiştir. Aynı zamanda Azerbaycan SSC Fahri Fermanı ile de onurlandırılmıştır. Sona Nuriyeva, uzun yıllar hizmetlerinden dolayı 1968 yılından itibaren cumhuriyet düzeyinde, 1978 yılından itibaren ise birlik (SSCB) düzeyinde emekli statüsü almıştır. Onun zengin yaşamı ve kariyeri, Azerbaycan kadınının bilim, profesyonellik ve cesaret sembolüne dönüşmüştür.
Sona Nuriyeva’nın fedakârlığı, havacılık alanındaki hizmetleri ve olağanüstü yaşam yolu, gelecek nesiller için değerli bir örnektir. Ayrıca, onun hayatı ve faaliyetleri hakkında zaman zaman birçok makale, şiir ve köşe yazısı kaleme alınmış, mirası Azerbaycan kadınının kahramanlık destanına dönüşmüştür.
Azerbaycan ile birlikte, Türkiye'nin havacılık tarihi de neredeyse aynı dönemlere denk gelmektedir. Milli Mücadele döneminde kurulan Ankara Hükümeti'nin düzenli orduya geçişiyle birlikte oluşturduğu ilk kurumlardan biri, 1 Haziran 1911'de kurulan Türk Hava Kuvvetleri olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, "İstikbal göklerdedir" sözüyle modern ve güçlü bir havacılık sektörünün gelişmesini hedeflemiş ve bu doğrultuda güçlü bir hava kuvvetinin kurulma sürecini 1925 yılında başlatmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan on altı ay sonra tesis edilen Türk Tayyare Cemiyeti, yalnızca askeri havacılığın güçlendirilmesiyle yetinmemiş, aynı zamanda milli imkânlarla uçak üretimini gerçekleştirmek ve güçlü bir askeri hava sanayisi oluşturmak adına önemli girişimlerde bulunmuştur. Türkiye havacılık tarihinin gelişiminde erkeklerle birlikte kadınlar da önemli roller üstlenmiştir. Bu kadınlardan biri de Leman Bozkurt Altınçekiçtir.
Leman Bozkurt, havacılık alanındaki hizmetleriyle tanınmış ve hem Türkiye'nin hem de NATO[8] kuvvetlerinin ilk ve uzun süre tek olan reaktif uçak kullanan kadın pilotu olarak adını havacılık tarihine altın harflerle yazdırmıştır. Türkiye'nin doğusunda yer alan Sarıkamış bölgesinde, 10 Mart 1932'de ailenin beşinci ve son çocuğu olarak dünyaya gelen Leman Bozkurt, ortaöğrenimini babasının yanında tamamlamıştır. Daha sonra lise eğitimi almak için İstanbul'da yaşayan ağabeyinin yanına taşınmıştır.
Ortaokul yıllarında annesini, lise döneminde ise babasını kaybeden Leman Hanım, İstanbul Atatürk Kız Lisesini bitirmiştir. Buradaki eğitimini tamamladıktan sonra Türk Hava Kurumu tarafından düzenlenen Türkkuşu İnönü Okulunda planör (motorsuz uçak) eğitimi almış, ardından Türkkuşu Motorlu Okuluna öğretmen adayı olarak kabul edilmiştir.
Havacılığa olan sevgisi ve yeteneği, onu daha büyük başarılara taşıyordu. 1954 yılında kadınların Silahlı Kuvvetler'e kabul edilmesine dair kararın alınmasının ardından, Leman Bozkurt, İzmir Hava Harp Okuluna başvurarak Ekim 1955'te eğitimine başlamıştır. Pervaneli uçaklarla aldığı eğitimini başarıyla tamamlayarak 30 Ağustos 1957'de mezun olmuştur.
Daha hızlı ve yüksek irtifada uçma arzusu, onu reaktif pilotluğa yönlendirdi. Ağustos 1958'de Eskişehir'de bulunan Jet Eğitim Filosu'na katılan Leman Bozkurt, burada da kısa sürede eğitimini başarıyla tamamlamıştır.
22 Kasım 1958'de reaktif pilotluk nişanını takan Leman Bozkurt Altınçekiç, sadece Türkiye'nin değil, NATO'nun da ilk kadın reaktif pilotu unvanını kazanarak tarihe geçmiştir. Profesyonel kariyerinde Leman Hanım, 9 yıl boyunca F-84 ve T-33 tipindeki savaş uçaklarında uçuşlar yapmış, sonrasında ise Türkiye Hava Kuvvetleri'nin karargah hizmetlerinde görev almaya başlamıştır. Eskişehir'de görev yaptığı dönemde tanıştığı pilot Tahir Altınçekiç ile 16 Ekim 1960'ta evlenmiştir. Kariyeri boyunca Hava Kuvvetleri'nde Kadrolu Planlama Şube Müdürü ve Merkez Şube Müdürü olarak görev yapmış, albay rütbesiyle emekli olmuştur. 1984 Kasım ayında, Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 50. yılı vesilesiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından "Cumhuriyetin ilanından sonra devlet kurum ve kuruluşlarında çalışan ilk kadınlar" ödülüne layık görülmüştür. Bu prestijli ödülü, Milli Savunma Bakanlığı'nda görevli ilk kadın reaktif pilot olarak almıştır.
Leman Bozkurt Altınçekiç, 4 mayıs 2001 tarihinde İzmir'de vefat etmiş ve Paşaköprü Mezarlığı'na defnedilmiştir. O, Türk kadınının özgürlük ve cesaret simgesi haline gelmiş, havacılık tarihine silinmez bir iz bırakmış ve gelecek nesiller için ilham kaynağı olmuştur.