Osman Özdemir, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun büyük deprem riski taşıdığına dikkat çekerek, bilimsel çalışmalar ve yapı güvenliğinin önemini vurguladı. “Önlem almazsak doğa olayları felakete dönüşür” dedi.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi, aktif tektonik kuşaklar üzerinde yer aldığı için büyük depremler üretme potansiyeline sahiptir. Arabistan Plakasının kuzeye hareketi ve Avrasya Plakasının altına dalması, bölgede büyük fay zonlarının oluşmasına neden olmuştur. Bunlar arasında Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ), Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ), Ölü Deniz Fay Zonu ve Bitlis-Zagros Fay Zonu yer almaktadır.
Bu faylar tarih boyunca büyük depremlere yol açmış, özellikle Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Diyarbakır, Elazığ, Bingöl, Batman, Muş, Bitlis, Siirt, Van, Şırnak ve Hakkâri illerinde ciddi yıkımlara neden olmuştur. Son yüzyıldaki önemli depremler arasında 1930 Hakkâri-İran sınır depremi, 1975 Lice depremi, 2011 Van depremi, 2020 Sivrice depremi ve 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş ve Hatay depremleri bulunmaktadır.
Deprem Riski Her Yerde Hissediliyor
Bu büyük sismik aktivite, bazı yerleşim yerleri doğrudan fay hatları üzerinde olmasa bile ciddi şekilde etkilenebileceğini gösteriyor. Bu nedenle, Afet Farkındalık Eğitimleri tüm vatandaşlara düzenli olarak verilmelidir.
Kentlerde deprem riskini azaltmak için şu adımların atılması gerekmektedir:
• Yapı envanteri çıkarılmalı, kaçak ve mühendislik açısından sorunlu yapılar kentsel dönüşüm sürecine dahil edilmelidir.
• 1:1000 ve 1:5000 ölçekli Ayrıntılı Diri Fay Haritaları hazırlanmalı ve “Deprem Master Planı” oluşturulmalıdır.
• Mikrobölgeleme çalışmaları ile güvenli yapılaşma sağlanmalıdır.
• Afete maruz kalan alanlar ve dönüşüm gerektiren bölgeler bilimsel normlara göre değerlendirilmeli, bu süreçte uzman akademisyenler, AFAD, MTA, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, DSİ, Belediyeler ve STK’lar iş birliği içinde çalışmalıdır.
“Kağıt Üzerinde Kalan Yönetmelikleri Kabul Etmiyoruz!”
Kentlerimizin güvenli hale getirilmesi için sadece kağıt üzerinde kalan “İmar, Planlama, Yapı Denetim, Kentsel Dönüşüm ve Yangın Yönetmeliği” gibi strateji belgeleri yeterli değildir. Gerçek ve etkili adımlar atılmalı, doğal afetlerin büyük felaketlere dönüşmesi önlenmelidir.
