Reklam
Reklam

DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan: ‘Suriye'deki mesele, Türkiye'de tartışılan çözüm sürecinin önüne bir set olarak konulmamalı’

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Diyarbakır Barosu tarafından Sur ilçesinde düzenlenen toplantıda önemli açıklamalarda bulundu. Barış sürecine yönelik konuşan Bakırhan, “Bir yıl oldu. Yeterince tartıştık, toplantılar aldık. Meclis Komisyonu neredeyse toplumun hatırı sayılır dinamiklerini dinledi, ancak artık barış yasalarını hayata geçirecek kanunlar çıkarmalıdır” dedi.

Yayınlanma Tarihi :
DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan: ‘Suriye'deki mesele, Türkiye'de tartışılan çözüm sürecinin önüne bir set olarak konulmamalı’
Advert

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, STK temsilcileri ve bölge baroları ile bir araya geldiği "Çözüm ve Diyalog: Barışın İnşası İçin Yeni Bir Başlangıç" konulu toplantıda yaptığı konuşmada, “Suriye'deki mesele, Türkiye'deki tartışılan bu çözüm sürecinin önüne bir set olarak konulmamalıdır. Suriye'deki mesele Suriye'deki dinamikleri bağlıyor. Tam tersine eğer Türkiye'de bu süreci başarıya ulaştırabilirsek, Türkiye'deki bu süreç Suriye'de de aslında bir model olabilir” ifadelerini gönderdi.

“Antidemokratik Uygulamalar Karşısında Duruşumuzu Net Bir Şekilde Ortaya Koyduk”

Barış sürecinin tüm Türkiye’yi ilgilendiren süreç olduğunu vurgulayan Bakırhan, “Yaklaşık tam bir yıl önce el sıkışmayla başlayan ve bir yıldır da devam eden çok anlamlı ve tarihi bir süreci devam ettiriyoruz. Bu süreç 86 milyonu ilgilendiren bir süreçtir. Siz de takip ettiniz, hatta yer yer burada da bir araya gelip konuştuk. Sürekli parti olarak diyalog ve müzakerenin ne kadar kıymetli ve önemli olduğunu anlatmaya çalıştık. Bu zemini güçlendirmek için elimizden gelen çabaları ortaya koyduk. Ama sadece bununla yetinmedik, aynı zamanda ülkedeki antidemokratik uygulamalar karşısında da bir muhalefet partisi olarak duruşumuzu net bir şekilde ortaya koyduk. Bu süreci güvenlik zemininden diyalog ve müzakere zeminine çekmek için elimizden gelen bütün çabaları ortaya koyduk. Bu tartışmaları güvenlik zemininden de çıkarmak çok önemli bir çalışmadır" dedi.

Meclis, Barış Yasalarını Hayata Geçirecek Kanunlar Çıkarmalıdır”

Meclis’in Barış yasalarını hayata geçirecek kanunlar çıkarmalıdır. "Bir yıl oldu. Yeterince tartıştık, toplantılar aldık. Meclis Komisyonu neredeyse toplumun hatırı sayılır dinamiklerini dinledi. Artık bir yol haritası hazırlamak, daha kapsayıcı bir yol haritasıyla birlikte yeni bir sayfa açmak gibi bir zorunluluğumuzun olduğunu da belirtmek istiyorum. Artık Meclis dinlemeleri bırakmalı, barış yasalarını gündemle almalıdır. Barış yasalarını hayata geçirecek kanunlar çıkarmalıdır. Geldiğimiz nokta biraz odur. Meclis demokratik entegrasyonun tam olarak başarıya ulaşması için de yasalara geçirerek bunun altyapısını oluşturmalıdır. Ekim ayında Meclis'in açılışıyla birlikte tam da başkanın (Baro Başkanı) söylediği gibi en başta geçiş yasaları olmak üzere Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Ceza Mahkemeleri Usul Kanunu gibi temel yasalar, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, infaz kanunu, tutuksuz yargılamayı keyfilikten çıkaracak yasal düzenlemeleri hızlı bir şekilde gündemine almalı ve bunları Meclis'ten geçirmelidir. Çünkü bunlar toplumun genel talepleridir ve beklentileridir" ifadelerine yer verdi.

“Suriye’deki Meseleyi Set Olarak Koymak, Barış Sürecini Zedeler”

Suriye'deki meselenin Türkiye'deki tartışılan bu çözüm sürecinin önüne bir set olarak konulmaması gerektiğiniN altını çizen Bakırhan, “Yanı başınızda da başta Suriye olmak üzere çatışmalardan çıkmasından sonra çözüm arayışları içerisine girmiş. Henüz orada rejimin karakteri tam belli olmadığı için oradaki tartışmalar da devam ediyor. Türkiye'de de bir süreç yürüyor. Suriye'deki mesele, Türkiye'deki tartışılan bu çözüm sürecinin önüne bir set olarak konulmamalıdır. Suriye'deki mesele Suriye'deki dinamikleri bağlıyor. Tam tersine eğer Türkiye'de bu süreci başarıya ulaştırabilirsek, Türkiye'deki bu süreç Suriye'de de aslında bir model olabilir. Orada değişimin lokomotifi olabilir. Ama bu sürecin önüne Suriye'deki meseleyi set olarak, koşul olarak koymanın bu süreci zedeleyeceğini belirtmek istiyorum. Türkiye'de esecek bir çözüm süreci sadece kendi sınırlarımızın içini rahatlatmayacak. Aynı zamanda Kamışlı'yı, Hevler'i, Halep'i de aynı zamanda ferahlatacak ve rahatlatacaktır. Burada sayın Bahçeli'nin bir yıl önce 22 Ekim'de söylediği umut hakkı için artık gerekli adımlar atılmalıdır. Bu konuda artık kulakları tıkamanın bir gereği yoktur. Toplumda gerilime neden olan ama olumlu adımlar atılması halinde de siyasi iklimini yumuşatacak kimi adımlar atılabilinir. Bu çerçevede öncelikle İmamoğlu tutuksuz yargılanmalı, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, özgürlüklerine kavuşmalıdır. Seçilmiş insanların tutuklu bulunması demokrasiyle bağdaşmaz. Bu süreçte hiç bağdaşmaz. Hasta tutuklular derhal serbest bırakılmalıdır. Bu artık söz ve laf yapılacak noktayı aştı. Söylenen söylendi. Bu meselenin en temel dinamiği ve aktörü bugün İmralı Cezaevi'nde bulunuyor. Sayın Öcalan'ın özgür çalışma ve özgür iletişim koşulları artık sağlanmalıdır. Eğer Sayın Öcalan'ın özgür çalışma ve özgür iletişim koşulları değiştirilirse Sayın Öcalan'ın rahat koşullarında daha kapsayıcı, daha sorun çözümüne dönük bir tutum ortaya koyacağına inanıyorum. 26 yıldır cezaevindedir. Artık bu duruma bir son verilmelidir. Burada Sayın Bahçeli'nin bir yıl önce 22 Ekim'de söylediği umut hakkı için artık gerekli adımlar atılmalıdır. Bu konuda artık kulakları tıkamanın bir gereği yoktur” dedi.


Kaynak: PHA
Advert