Düzce Üniversitesi Hastanesi 24 Mart Dünya Tüberküloz Günü dolayısıyla tüberküloz (verem) hastalığı ile ilgili toplumu bilinçlendirmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla eğitim düzenledi.
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen eğitim programında hastane Başhekimi ve Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Abidin Balbay, halk arasında verem olarak da bilinen tüberküloz hastalığının özellikleri, bulaş yolları, korunma, tanı ve tedavi yöntemleri hakkında katılımcılara bilgi verdi.
“Yaklaşık 1,5 milyon insan, verem nedeniyle hayatını kaybediyor”
Eski çağlardan beri bilinen tüberküloz hastalığının birçok sanat dalına da esin kaynağı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Balbay, dünyada her yıl yaklaşık 10 milyon yeni verem hastası ortaya çıktığını, yaklaşık 1,5 milyon insanın da verem nedeniyle hayatını kaybettiğine bildirdi. Hastalığı, verem mikrobunun solunum yolu ile alınmasıyla oluşan bulaşıcı bir hastalık olarak açıklayan Balbay, en sık akciğerler olmak üzere tüm organları tutabileceğine işaret etti. Dünya nüfusunun dörtte birinin verem basili ile enfekte olduğuna dikkat çeken Öner Abidin Balbay, “Verem basili ile enfekte olanların yüzde 5-15’inin yaşamlarının bir döneminde verem hastası olma ihtimali vardır” dedi.
“Tedavi olmayan bir verem hastası her yıl yaklaşık 5-15 kişiye enfeksiyonu bulaştırır”
Verem mikrobunun, güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabileceğini belirten Prof. Dr. Balbay, güneşten gelen ultraviyole ışınlarının da verem mikrobunu kısa sürede öldürdüğü dile getirdi. Hastalığın tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen hastalardan aksırma, öksürme ve konuşmaları sırasında havaya yayılan mikropların solunum yoluyla alınması ile bulaştığını bildiren Balbay, “Tüberküloz hastası her öksürük ile 1-5 mikron çapında, 1-3 adet basil içeren, 3 bin 500 kadar enfeksiyöz parçacığı etrafa saçar. Tedavi olmayan bir verem hastası her yıl yaklaşık 5-15 kişiye enfeksiyonu bulaştırır. Bu nedenle hastaların öksürme ve hapşırma sırasında ağızlarını mendille kapatmaları gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Tüberküloz enfeksiyonunun hastalığa dönüşmesini kolaylaştıran durumlar hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Balbay, “5 yaş altındaki çocuklar, HIV enfeksiyonu olan kişiler, Bağışıklığı baskılayan tedavi alan kişiler; silikoz, şeker hastalığı, kronik böbrek yetmezliği, lösemi, lenfoma ya da baş-boyun kanserleri, akciğer kanseri olanlar, ideal vücut ağırlığının yüzde 90’ından daha az kiloda olanlar, sigara içenler, ilaç bağımlılığı olanlar ya da alkol kullananlar risk grupları arasındadır” ifadelerini kullandı.
“Üç haftadan uzun süren öksürüklerde mutlaka uzmana başvurulmalı!”
2 ya da 3 haftadan uzun süren; öksürük, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik balgam çıkarma, kan tükürme, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısının hastalığın belirtileri olarak sıralayan Prof. Dr. Balbay, iki-üç hafta veya daha uzun süreli öksürük şikayeti olan herkesin en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerektiğinin altını çizdi.
Bugün var olan ilaçlarla verem hastalarının hemen hemen hepsinin başarı ile tedavi edilebildiğini belirten Prof. Dr. Balbay, ülkemizde verem ilaçlarının Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak verildiği bilgisini paylaştı. Hastalığın tedavisinde ilaçların düzenli kullanılmasının önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Balbay, “Verem hastaları ilaçlarını düzenli olarak ve yeterli süre (6-9 ay) kullanmazlarsa verem mikropları ilaçlara direnç kazanabilir. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü tarafından da önerilen Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT), ülkemizde 2006 yılından beri uygulanmaktadır. DGT ile Tüberküloz hastalarının her doz ilacı her gün bir sağlık çalışanı veya eğitilmiş bir gönüllü tarafından hastaya verilerek kayıt altına alınmaktadır” dedi.
“En etkili yol, verem hastalarının erken teşhisi ve başarılı tedavisidir”
Erken teşhis ve başarılı tedavinin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Balbay, ülkemizde doğumdan sonra 2. ayını dolduran bebeklere yapılan verem aşısının (BCG) çocukları verem hastalığına karşı koruduğunu da sözlerine ekledi. Hastalıktan korunmak için elleri sık sık sabunla yıkamak, sigaradan uzak durmak, düzenli ve dengeli beslenmek gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Balbay, “Hastalığın bulaşmasını önlemek için tüberküloz hastaları aksırırken, öksürürken mutlaka ağızlarını mendille veya kol ile kapatmalıdır. Öksürük ve aksırık sonrasında eller yıkanmalıdır. Bulaştırıcı dönemdeki verem hastaları kapalı ortamlarda ya da başka insanlarla birlikteyken maske kullanmalıdır. İlaçlarını düzenli ve eksiksiz olarak kullanmalıdır” şeklinde sunumunu tamamladı.
Konferans katılımcıların soruların cevaplanması ile sona erdi.İHA