Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Sempozyumu’na katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Sözüm ona insan hakkı savunuculuğu yapan modern dünya olanlara seyirci kalmakta hatta oradaki zulmü alkışlayabilmekte, destekleyebilmektedir. Buradan, bu salondan tüm dünyaya en yüksek sesle soruyoruz, Gazze’de insan hakları nerede?”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç Ankara’da bir otelde, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından düzenlenen ‘Cumhuriyetin 100. Yılında Türkiye’de İnsan Hakları Sempozyumu’na katıldı. Programı, TİHEK Başkanı Muharrem Kılıç, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, bazı milletvekilleri ile birçok davetli takip etti. Programda hitaplarda bulunan Adalet Bakanı Tunç, sempozyumda ifade edilecek görüş ve düşünceler de Yargı Reformu Strateji Belgesinde ve İnsan Hakları Eylem Planının hazırlığında önemli katkılar sunacağını ifade etti.
“Reformlarımızın temeline insanı ve haklarını koyuyoruz”
İnsan haklarına değinen Bakan Tunç “Geçmişte olduğu gibi günümüzde de, çalışmalarımızın ve reformlarımızın temelini insan ve insan hakları oluşturmaktadır. İnsan haklarını korumanın, hem inancımızın hem de hukukun bir gereği olduğunu biliyoruz. Bu nedenle 21 yıldır reformlarımızın temeline insanı ve haklarını koyuyoruz. Çünkü insan, haklarıyla doğar ve haklarıyla yaşar. Devletin görevi de bu hakları korumak ve geliştirmektir” ifadelerine yer verdi.
İnsan hakları kavramını yeni öğrenmediklerini vurgulayan Tunç şu ifadelere yer verdi:
“Batının ilk insan hakları belgesi olarak kabul ettiği Magna Carta’dan asırlar önce Peygamber Efendimizin Veda Hutbesi’nde, insan hakları kavramları olarak ifade ettiğimiz yaşama hakkı, mülkiyet hakkı, ailenin korunması, kadın ve çocuk hakları ve diğer temel hak ve özgürlüklere varıncaya kadar insan onurunu koruyan bütün hak ve özgürlükler ifade edilmiş, adaletin, eşitliğin ve insan haklarının bir manifestosu asırlar önce insanlığa tebliğ edilmiştir.”
Bu tarih, topraklar ve kadim medeniyetin insan hakkını böylesine temel alan bir inanç etrafında olgunlaştığını vurgulayan Tunç şöyle devam etti:
“Ecdadımız yüzyıllar boyunca 3 kıtada hüküm sürerken bu bakış açısını geliştirmiş, hayatın tüm evrelerinde insanı yaşat ki, devlet yaşasın mesajını şiar edinerek insanı yaşatmanın temel sütununun adalet olduğunu göstermiştir.”
Ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkışını hatırlatan Tunç, “Cumhurbaşkanımızın ‘daha adil bir dünya mümkün’ çıkışı, gücünü böyle bir sosyolojiden, böyle bir tarihten, böyle bir medeniyet birikiminden almaktadır” ifadelerine yer verdi.
“Gazze’de insan hakları nerede”
İsrail’in 7 Ekim’den beri acımasızca sürdürdüğü saldırıların artık “insan hakları” ihlallerinin çok ötesine geçtiğini vurgulayan Tunç, “Sözüm ona insan hakkı savunuculuğu yapan modern dünya ise olanlara seyirci kalmakta hatta oradaki zulmü alkışlayabilmekte, destekleyebilmektedir. Buradan, bu salondan tüm dünyaya en yüksek sesle soruyoruz, Gazze’de insan hakları nerede? Abluka süresince Gazze’ye ne elektrik, ne su verildi; Bunun neresi insan haklarına uygun? O bölgede insanların ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya girmesi engellendi. Nerede din ve vicdan özgürlüğü? İnsanlar haksız yere gözaltına alındı, tutuklandı; Hani özgürlük ve güvenlik hakkı? İnsanların yıllarca mallarına el konuldu, yerinden yurdundan edildi; Hani mülkiyet hakkı? Dünyanın birçok ülkesinde Filistin’e destek yürüyüşlerine müdahale ediliyor; Hani toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkı? Batıda İsrail’e tepki gösteren ve Filistin’e destek açıklaması yapan gazeteci, sporcu ve sanatçılar dışlanıyor hatta linçe maruz bırakılıyor. Hani ifade hürriyeti? En Önemlisi masum siviller, bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar dünyanın gözü önünde katlediliyor. Diğer tüm hakların temeli olan yaşam hakkı nerede? Maalesef modern dünya yaşananlara gözlerini kapatmış, sessizliğe bürünmüş halde.
Biz çok iyi biliyoruz ki, ihlal edilen kendi vatandaşlarının insan hakları olmadığı için suskunlar. Bu tavır bize; batının insan hakları kavramını istismar ettiğini, araçsallaştırdığını, nasıl işine geldiği gibi kullandığını tüm çıplaklığıyla göstermektedir” ifadelerini kullandı.
Bakan Tunç, sempozyumda emeği geçen herkese teşekkürlerini ileterek konuşmasını tamamladı. Program plaket takdimi ve fotoğraf çekiminin ardından sonlandı.