Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kahta İlçe Başkanı Mustafa Celayer, ilçe başkanlığı görevinden el çektirilmesi hakkında bir açıklama yaptı.
Başkan Celayer, açıklama girişinde yapılan tebliğin şekline ilişkin bilgi verdi;” Partimizin ambleminden yoksun, antet taşımayan, tarih ve sayısı belirtilmemiş yalnızca İl Başkanımız Engin DOĞAN imzalı bir yazıyı 29 Ekim 2024 günü üstelik Cumhuriyetimizin 101. Kuruluş yılında elden tebliğ aldım. Yazının bir düzen ve intizamdan yoksun olması işe verilen önemi de göstermektedir. Söz konusu yazıda parti tüzüğümüzün 25/2 maddesi gereği ilçe başkanlığı görevimden alındığım bildirilmiştir. Hakkımda yürütülen soruşturma nedeniyle Partimiz Disiplin Yönetmeliğinin 18. maddesine göre yasal süresi içinde savunma yapma zorunluluğu doğmuştur.”
Başkan Celayer, görevden alınmasının dayanak noktası olan maddelerin tam olarak okunmadığını söylerken, göreve yeniden verilmesi gerektiğini kaydetti; “İlçe başkanlığı görevimden alınmam ve akabinde hakkımda disiplin soruşturmasına dayanak konu, 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerde partimizin aday gösterilmemesinden ibarettir. Görevden alınmama sebep gösterilen tüzük dayanağı ise tüzüğümüzün 68. maddesinin (a), (b), (d) ve (e) fıkralarında zikredilen suçları işlediğim yönündedir. Üzülerek söylemek durumundayım ki gerek il başkanımız gerekse il yönetim kurulu üyelerimiz parti tüzüğümüzü tam olarak okumamışlardır. Eğer okumuş olsalardı burada belirtilen parti suçunu işlemediğimi zaten göreceklerdi.
Nasıl mı? Parti Tüzüğümüzün 68. maddesinin;
Programa, tüzük kurallarına, kurultay, yetkili organ ve grup kararlarına aykırı davranmak,
Ben ilçe başkanı olarak partimin programına mı aykırı davrandım? Parti programını eleştiren bir yazım mı var? Kamuoyu önünde bir konuşmam mı var? Tam tersine her ortamda parti programını ve sayın genel başkanımızın görüş ve konuşmalarını vatandaşa anlatan bir ilçe başkanıyım. Tüzük kurallarına asla aykırı davranmadım. Bunun varsa bir ispatı istifa etmeye hazırım. Partimizin yetkili organ ve grup kararlarının hiç birisine aykırı davranmadım. Dolayısı ile (a) fıkrasına asla aykırı bir davranış ve tutumum olmamıştır. Bu madde ile ilgili hiçbir iddiayı kabul etmiyorum.
Partide aldıkları görev ve sorumlulukla ve üyelikle bağdaşmayan tutum ve davranışlarda bulunmak,
Gerek ilçe başkanlığım görevi gerekse üyelikle bağdaşmayan tutum ve davranış ne demektir? Birisine cinsel tacizde mi bulundum? Birisinin parasını alıp dolandırdım mı? Kumar masasında gözaltına mı alındım? Birisine sahte bir senet mi verdim? Ya da Türk Ceza Kanununa göre bir suç mu işledim? Bana bu madde ile isnatta bulunan il başkanımızın ya da il yönetim kurulu üyelerimizin bunu somut örneklerle ortaya koymasını beklerdim. Muğlak ifade ya da olmayan bir suçu varmış gibi cümlelerle ifade etmeyi asla kabul etmiyorum. Tüzüğün (b) fıkrasında zikredilen hiçbir suçu işlemedim ve suçlamayı asla kabul etmiyorum.
Partinin temel ilkelerine aykırı siyasal çalışmalara ve eylemlere katkıda bulunmak,
Partimizin temel ilkeleri bellidir ve hem tüzükte hem de programda yazlıdır. Ben, ilçe başkanı sıfatı ile bu temel ilkelere nasıl aykırı bir davranış göstermişim? İspatı mümkün değildir, çünkü böyle bir suç yok ki neresini savunayım? Başka partinin eylemlerine mi katıldım? Kâhta belli bir yerdir ve tüm siyasi parti yöneticileri birbirleri ile iyi ilişkiler ve medeni davranışlar sergilemektedirler. Her partinin yöneticisi benim işyerime gelir alışveriş yapar çayını içer gider. Bu suç mudur? Böyle bir suç işlemiş isem ne yaptığımın da ispatı gerekmektedir. İl başkanı iddia ediyor ben de savunma yapmak zorunda kalıyorum, olmayan bir şeyin savunması da takdir edersiniz ki oldukça zor bir durumdur. Dolayısı ile (d) fıkrasında belirtilen hiçbir suçu işlemedim.
Parti adaylarına karşı ya da başka parti adaylarından yana açık ya da gizli çalışmak,
Parti adaylarına karşı çalıştığım iddia ediliyor yani bu madde ile. Pek âlâ soruyorum sizlere? Kâhta’da partimizin adayı vardı da ben ona karşı mı çalıştım? Olmayan bir adaya girilmeyen bire seçime nasıl aleyhte çalışacağım? Hukukun temel prensibi “kanunsuz ceza verilemez” ortada suç da yok o halde cezayı nasıl vereceksiniz? Kâhta’da aday vardı da ben mi bilmiyorum? Başka partinin adayına açıktan ya da gizliden asla çalışmam söz konusu değildir. Bunu ispat eden bir delil varsa ömür boyu siyaset yapmamak üzere istifaya hazırım. Her insan gibi benim de onurum ve şerefim var. Bu tür iddialar ve iftiralar kolay atılmamalı. Bu sebeplerle (e) fıkrasındaki suçları asla işlemedim.
Bilindiği üzere mahalli seçim sürecinde hem genel merkezimizin hem de yerel düzeyde çeşitli ittifak arayışları söz konusu idi. Ben de ilçe başkanı olarak hem milletvekilimizin, hem ilçe hem de il yönetimimizin yönlendirilmelerini, tavsiyelerini dinledim, bekledim. Araştırmalarımı, gözlemlerimi sürekli olarak yaptım.
Partimize hiç müracaat olmadığı gibi aday göstersek dahi partinin komik sayılacak düzeyde oy alacağı endişesi ile son güne kadar bekledim. İttifak görüşmeleri çeşitli düzeylerde oldu ama sonuç alınamadı.
Ben ilçe başkanı olarak partimi, değil adaysız bırakmak aday gösterdiğimizde en iyi oyu almanın derdinde olduğum için arayış içine girdim.
Gelinen süreçte partimize aday müracaatı olmadı “doğal aday sen olmalıydın” düşüncesi aklınıza gelebilir ancak ittifak olmadan konsensus olmadan aday olmam durumunda 2023’de aldığımız oydan daha da aşağıya inecekti. Partimi düşündüğüm için aday olmadım.
Bir başka husus da tüzüğümüzün neresinde yazıyor ki “aday yoksa ilçe başkanı doğal adaydır” böyle bir cümle asla yoktur. Ben partimin oyları düşmesin diye bu hesabı yaptım aksi halde mutlaka aday olurdum. Eğer adaylıktan sakınan bir ilçe başkanı olsam senelerdir partinin hem ekonomik hem sosyal yükünü bugüne kadar taşır mıydım? Ne masraftan kaçınırım ne de çalışmaktan. Tek amacım, partinin var olan oylarının daha aşağı inmemesi içindir.
Öte yandan; Tüzüğümüzün 68. maddesindeki yukarıda zikredilen (4. madde) suçları işlediğim ileri sürülmüştür. Ben bunların hiç birisini kabul etmiyorum çünkü aday göstermemek bir parti suçu değildir. Başka bir adaya çalışmadığım gibi başka bir partinin de yanında olmadım, olamam. Böyle bir şey yapacak olsam partimden istifa eder onurlu ve açıktan yapardım. Onursuz hiçbir davranışın içinde olmadım.
Önceki dönemlerde de ilçe başkanlığı yaptım. Partimin tabelasını hiçbir zaman indirmedim, bugüne kadar getirdim. Kâhta zor bir yer CHP için. Bunu herkes biliyor. Seçim sürecinde Adıyaman’daki hemşerilerimi organize edip partimize ve adayımıza çalıştım. Şimdi bana yüklenen suç, aday göstermediğim iddiasının yanı sıra başka partiye ve adaya çalıştığım iftirasıdır. Zoruma giden de budur. 68. maddede belirtilen hiçbir suçu işlemedim, bunu kabul etmiyorum.
Eğer benim başka bir adaya başka bir partiye açıktan ya da gizliden hizmet ettiğimi gören, duyan, ispatlayan bir husus varsa kendim istifa etmeye hazırım. İşlemediğim bir suçtan dolayı beni partiden atmak isteyenleri anlamakta güçlük çekiyorum.
Esasen şu hususu belirtip belirtmemekte partimi düşündüğüm için çok düşündüm. Sonunda karar verdim ve belirtmek istiyorum. Bu soruşturmanın sonunda hakkımda vereceğiniz karara göre (bunu lütfen tehdit olarak algılamayınız) savunmanın aynısını hem yerel hem de ulusal basına taşıyacağım. Çünkü tam da iktidar partisinin bizi sürekli DEM ile aynı kefeye koyduğu ve önceki sayın genel başkanımızı da adeta cumhurbaşkanlığından eden işbirliği dedikoduları gerçeği ortada iken dönemin sayın mebusu Av. Abdurrahman TUTDERE, benim DEM Partisinden aday olmamı istedi, önerdi ve ol dedi. Ben de bunu asla kabul etmedim. Şimdi bu teklifin şahidi yok, belgesi yok, görüntüsü yok, ses kaydı yok, nasıl ispatlayacağım sizlere? Bu soruşturmanın anahtarı işte buradadır. Ben o teklifi kabul etseydim şimdi kahramandım. Genel merkezin onayı olmadan salt ilin mebusu bunu istedi diye kabul edemezdim. Olayların bu noktaya gelmesinin tek sebebi budur. Bundan böyle siyaset yapıp yapmamak, ilçe başkanı olup olmamak çok da önemli değildir. Zaten sağlık sorunlarım da var çok da önemli değil ilçe başkanlığı. Ama şahsıma yapılanlar hem hukuki değil hem de etik. İnsanın zoruna giden de budur. Hem partinin kayıtlarına geçsin diye hem de tarihe not düşmek için bunu yazmak zorundayım. Yetmez, yerel ve ulusal basınla da paylaşıp vekilimizin bana ne teklif ettiğini CHP ilçe başkanının DEM adıyla seçime girmeyi teklif ettiğini tüm Türkiye’nin bilmesinde yarar olacaktır. Eğer resmi ittifak olsaydı zaten partimin adayı olacaktım, ittifak olmadan CHP aday göstermeyecek, ilçe başkanı da DEM adayı olacak. Bunu kabul etmem asla mümkün değildir. Eğer bu olanları kabul etmiyorsanız, inanmıyorsanız aday çıkarmamak da parti suçu olmamalıdır. Zaten bir yerde de yazmıyor bu konu.
Sayın il başkanımız ya da il yönetim kurulu, tüzük gereği benim zaten amirimdir, bunun farkındayım. Benimle çalışmak istemediklerini açıkça söyleselerdi veya bir yönetim kurulu toplantısına davet edip açıklasalardı derhal istifamı sunardım. Kamuoyu önünde ve partililer nezdinde gurumu onurumu kim koruyacak? Senelerce ilçe başkanlığı yaptım bu hizmetlerimin hiç mi bir değeri yoktur? Hepinizi empati yapmaya davet ediyorum.
Bir başka husus ise; geçen sene Eylül ayında yapılan il başkanlığı kongresinde karşı listede yer almam ve onları açıktan desteklemem mi acaba olayları bu noktaya getirdi? Çünkü başak bir sebep bulamıyorum.
Makamlar gelip geçici yerlerdir. Asıl olan o makama katılan değerdir. Ben ömrüm boyunca ilçe başkanı olacak değilim ama bu şekilde, haksız hukuksuz ve delilsiz bir şekilde görevden alınmam yetmezmiş gibi üyelikten de çıkarılmam insan onurunu çok ama çok kötü etkilemektedir. İdam edilecek hükümlüye bile son istediğin var mı diye soruyorlar, bizim olayda değil sormak hasta halimle ve de Cumhuriyeti kutladığımız gün tebligat yapılmaktadır. Bunu kabul etmem asla mümkün değildir. CHP parti kültüründe böyle bir şey hiç olmamıştır. Ben bu kadar mı kötü bir ilçe başkanıyım? Bu kadar mı kötü bir insanım?
29 Ekim 2024 tarihinde tarafıma tebliğ edilen ve CHP Kâhta İlçe Başkanlığı görevimden alınma kararının kaldırılmasını arz ve talep ederim.”