Eğitim Uzmanı Levent Eraslan, “Bu dilin korunması anlamında değerli ve önemli bir süreç'' dedi.
Eğitim Uzmanı Prof. Dr. Levent Eraslan, son günlerde eğitim öğretim alanında yapılan yeniliklere ve değişimlere ilişkin İhlas Haber Ajansı’na (İHA) değerlendirmelerde bulundu. Sınıf geçmede Türkçe dersi için baraj puanının 70’e yükseltilmesi, teneffüslerden en az birinin 20 dakika olması gibi konularda yapılan değişikliklere ilişkin konuşan Prof. Dr. Levent Eraslan, Milli Eğitim Bakanlığının son aylarda seri bir şekilde yeniliklere ve değişikliklere imza attığını belirterek, “Bakanlığın Yusuf Tekin Bey’in ekibiyle beraber önceden hazırlıklı olduğu anlamına geliyor. Yeni bir bakanın aslında bakanlığı tanıması vesaire geçen süreyi büyük yenilikleri konuşarak görüyoruz. Bu da çok önemli ve anlamlı. Teneffüslerle ilgili uzun dönemli bir tartışma var. Öğrencilerin 40 dakika sonrası nefes almaları, rahatlamaları, dinlenmeleri için verilen süre azdı. Özellikle temel eğitimde bir dersin teneffüsünün 20 dakikaya çıkartılması, diğerlerinin düzenlenmesini pedagojik olarak oldukça faydalı buluyorum. Çocukların süreç içerisinde dinlenmeleri, hava almaları, öğretmenlerin dinlenmesi için bu sürenin artmasını faydalı buluyoruz” diye konuştu.
“Evde yapılacak çalışmalarla da anadilin yerinde ve sağlam öğretilmesi oldukça kıymetli olacaktır”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile görüşmede Türkçe dersi üzerine değerlendirme yaptıklarını ifade eden Prof. Dr. Eraslan, şunları söyledi:
“Sayın bakan bizimle görüşmesinde oldukça önem verdiğini söylemişti. İlk 4 yılda ana dilin tutulması, daha sonra yabancı dillerle bu sürecin desteklenmesine yönelik bir katkı sundu ve bunu da bir puana ihale etti. Bu da 70 puan. Tabii 70 ortalamayla beraber Türkçe dersinden ve 50 ile diğer derslerden geçme barajı var. Bu dilin korunması anlamında değerli ve önemli bir süreç. Özellikle son dönemde sosyal medya ve dijital dünyada Türkçemizin dejenere olduğunu varsaydığımız zaman böylesi korumacı davranışlar önemli. Tabii burada anne babalara da görev düşüyor. Çocukların Türkçelerini geliştirmesi sadece okulla sınırlı değil, evde okuma saatleriyle yapılacak çalışmalarla da anadilin yerinde ve sağlam öğretilmesi oldukça kıymetli olacaktır.
“Ara tatil uygulaması pedagojik değer taşımıyor”
Ara tatil uygulamasının eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk döneminde getirildiğini hatırlatan Prof. Dr. Eraslan, “Şu anda sistemde tam dört tatil var. Bir öğretim yılının 180 iş günü olduğunu varsaydığım zaman eğitim sisteminde bu kadar çok tatil, çok da pedagojik değer taşımıyor. Buradaki temel katkı bu pedagojik değer, pedagojik katkı. Bunun da bir araştırması yapılmadı. Bu tatillerin çocukların eğitim öğretim süreçlerine katkısı, öğretmenlere katkısı nedir, onlara bakılmadı. Gelen şikayetler var. Bakım problemlerinden tutun çocukların tam okula başlamışken hemen ara verilmesinin de bir sıkıntı oluşturacağını söyleyenler var. Motivasyonu, odaklanmayı, süreç içerisinde okula dönük çocukların çalışma isteğine ara veriyor ve bu çocuklar bu tatillerde ne yapıyor? Ellerinde telefon, tablet zaten evlerde telefona mahkum oluyorlar. Bu anlamda sayın bakan bunun illere göre de oluşabileceğini, mevsimlik ve ekonomik süreçlerde de katkı sunabileceğine dönük bazı söylemlerde bulundu. Bu anlamda zannediyorum gelecek dönemden itibaren bu ara tatillerin kaldırılması söz konusu olabilir” ifadelerini kullandı.
“Daha önceden planlama yapan, evini taşıyacak olan, bir yerlere gidecek olan öğretmenlerimiz var”
Öğretmenlerin seminerlerinin yüz yüze yapılması konusuna da değinen Eraslan, bu seminerlerde akademik ve bilimsel gelişmelerin katkısına bakılması gerektiğini belirterek, “Yani okullara gelip oradan sınıflarda yapılacak videoyu ya da canlı yayını seyretmek öğretmenleri tatmin etmiyor. Özellikle pandemi döneminde bu uzaktan erişimle yapılan eğitimlerden çok sıkıldı öğretmenlerimiz. Daha önceden planlama yapan, evini taşıyacak olan, bir yerlere gidecek olan öğretmenlerimiz var. Yani onlar da şu anda büyük stirazlar içerisinde zannediyorum. Bakanlıkta bu itirazı görecektir. Böylesi çalışmalarda alan uzmanları, akademisyenler, bölgedeki, ildeki üniversitedeki hocalarla öğretmenlerin bir araya gelmesi ve odak konularla, yeni bilgi ve becerilerle süreç içerisinde hareket etmeleri beklenir” değerlendirmesinde bulundu.