TÜİK verilerine göre Türkiye’de yıllık ortalama 600 ila 700 bin konut üretiminin yapıldığını belirten DAİMFED Malatya Şube Başkanı İnşaat Yüksek Mühendisi Kadircan Esen, Malatya’da ise bu sayının depremden önce yıllık 5-6 bin civarında olduğunu söyledi. Ancak depremden sonra ekonomik veya başka nedenlerden dolayı bu rakam özellikle Malatya’da çok geride kaldığını ifade eden Esen, “Böyle devam ederse kira fiyatları metropol şehirler ile yarışır vaziyete gelecek” dedi.
“Devam eden ya da teslim edilen TOKİ konut sayısı hak sahibi sayısının yüzde 50’si bile değil”
Konuyla ilgili ortada basit bir matematik hesabı var yaptıklarında 70 binin üzerinde evi kullanılmaz halde olan hak sahibi bulunurken anahtar teslimi yapılacak konut sayısının 2024 yılı sonu itibari ile yüzde 15 civarında olacağını belirten Esen, hak sahiplerinin ilk tercihlerini yerinde dönüşümden yana kullanmak istediğini söyledi. Çünkü doğal olarak insanların eski komşuları ile alıştıkları mahallelerde yaşamayı tercih ettiklerini ifade eden Esen, “Bu rakamları ve durumu göz önüne aldığımızda yerinde dönüşümün şu an şehrin en önemli konusu olduğunu anlamamız gerekiyor. Eğer yerinde dönüşümü hızlandırmazsak şehrimiz yüksek gayrimenkul fiyatı ve kirası ile göç vermeye meyilli olabilir” ifadelerine yer verdi.
“Herkes aynı dertten mustarip ama neticeye gidilemiyor”
DAİMFED Malatya şubesi olarak yerinde dönüşümü gündeme getirdiklerine de dikkat çeken Esen, “Yerinde dönüşüm için bürokratik engellerin kaldırılması gerektiğini hep dile getiriyoruz, getirmeye devam edeceğiz. Yerel yönetimlere çözüm önerileri sunuyoruz. Ama deprem psikolojisi ile belediyedeki görevli arkadaşlar maalesef sorumluluk almaktan çekiniyorlar. Örneğin yerinde dönüşümde devletin istediği oran yüzde 51 iken belediyeler yerinde dönüşümün gerçekleşmesi için gerekli ifraz işlemlerinde yüzde 100 izin istiyor. Bizde soruyoruz yerinde dönüşümü istemeyen yüzde 49 oran neden ifraz işleri için muvafakat versin? Bu şekilde talepler meseleyi çıkmaz hale getiriyor. Böyle bir bakış açısı olmamalı, resen yetkiler gerekli yerde mantıklı çerçevede kullanılmalı. Gerekiyorsa bu yetkiler için ileride oluşabilecek olumsuz senaryolar için kurumlarımız idare mahkemelerinden görüş istemelidir” şeklinde konuştu.